1 Mayıs 2006

ahmet kaya

ekşi sözlük'te yazdığım #8745842 nolu entry'nin tamamıdır.

21 ocak 1999 tarihinde hürriyet gazetesinde bir röportajı yayınlanmıştı. bunu bir kutunun altına sermiştim. yıllardır kömürlükteydi.
geçen sene bunu fark etmiş ve bir altıncı nesil yazar olarak yazmıştım. entryleri yedeklediğimden, bu kocaman yazı, halen elimde ve tekrar karşınızda:

ahmet kaya... önce solcuların, şimdi herkesin şarkıcısı. sisteme karşı; ancak postal ve atkıyla şarkı söyleyerek sistemi değiştirmenin imkânsız olduğunu anlamış ve bu işi polise, jandarmaya bırakmayı uygun görmüş. bunda 40 yaşında keşfettiği kör olası "para"nın büyük rolü var tabii...

pakize suda: ahmetçiğim hangi kesime hitap ediyorsun?

ahmet kaya: şimdi bu tabii daha önce sorulduğu zaman yani üç, beş sene önce belli bir kesime idi sadece. türkiye'de daha fazla sol tarafta olan insanlara diye düşünüyordum ama sonradan, yapılan sanatın böyle dar bir grup için olmayacağını anladım. bu yüzden de benim için üç, eş senedir seslendiğim belli bir kesim yok. ben türkiye'de yaşayan bütün insanlar için müzik yapıyorum. ben yapıyorum ama isteyen dinler tabii ki.

pakize suda:senin için rahmi saltuk ve ruhi su devamı diyenler var. böyle bir şeyi kabul ediyor musun?
ahmet kaya:hayır. şimdi ben ruhi su'yu çok seviyorum, çok saygı duyuyorum. gerçekten de bu ustanın öğrencisi olmak çok isterdim. ama ben hiç öğrencilik yapmadım. yani rahmi saltuk onun devamı olabilir. benim rahmi saltuk'un devamı olmam söz konusu değil, çünkü rahmi saltuk'tan daha aktif bir hayatım vardı. anarşist yanımla onlardan çok daha fazla hayatın içerisindeyim.

pakize suda:şöyle de bir düşünce var insanlarda. ahmet kaya duygu sömürüsü yapıyor.
ahmet kaya:tabii olabilir yani. şarkı söyleyen herkes bir duygu insanı, çünkü duygu üretiyorsun. insanların kafasına silah dayayıp kasetimi alın demiyorum ki. ya da televizyonda yayınlayın, röportaj yapın demiyorum ki. kendileri istiyorlar, kendileri dinliyorlar. sonuçta kimse kimseyi zorlamıyor. benim anlattığım şeyler kendi duygularımla olan şeyler değil, söz yazarı olan arkadaşlar ve benim ortaklaşa yaptığım bir şeydir. türkiye'nin gündemini takip eden yani gündeminin farkında olan bir insanım. gündeme uygun şarkılar yapmak istiyorum. bunun içinde sanatsal, duygusal ve ticari kaygılarım da var. duygu sömürüsü yapmıyor desinler diye limon mu satayım? o zaman da ahmet kaya limon sömürüsü yapıyor derler.

pakize suda:hapiste yatmanın sebebi neydi?
ahmet kaya:örgütçülük falan değildi. 17-18 yaşlarımda, öyle bitirim ya da kabadayı ilişkiler içerisinde bulunduğum geçmiş günlerde olan şeylerdi; yani ruhsatsız ilah taşımaktı.

pakize suda:hâlâ silah taşıyor musun?
ahmet kaya:hayır, silah sevmiyorum. taşıyanı da sevmiyorum.

pakize suda:peki şu silahımı tuvalette unuttum, sözü hayal mahsulü mü?
ahmet kaya:hayal mahsulü değil. geçenlerde gazetede bir ilan vardı. silahımı tuvalette unuttum diye bir şey. hayal mahsulü değil çünkü aslında bakarsanız bunun başka türlü bir öyküsü var. birçok insan silahını tuvalette unutuyor. özellikle silah taşıyan insanlar klozet mi diyorlar o şeye? silahlarını oraya koyuyorlar. gece kulübüne gitmiş adam sarhoş zaten oraya koyup unutuyor. geçen benim arkadaşım unutmuş mesela. benzin istasyonunda tuvalete girmiş. dört, beş kilometre sonra dönmüş silahını almış.

pakize suda:sen yaptın böyle bir şey yani.
ahmet kaya:sonuçta sanat soyuttur, yani birebir anlamda gerçek değildir.

pakize suda:bugün ada olmak istesen hangi partiden olmak isterdin?
ahmet kaya:valla pakize ben açıkçası aday olmak istemem. hiç böyle bir şey düşünmüyorum.

pakize suda:şu anda herkese hitap ediyorum diyorsun. daha önce düşünür müydün?
ahmet kaya:yani mutlaka ve mutlaka soldan bir parti olur. ama ben milletvekili olmayı kendime yakıştıramadım.

---------------------------------------

valla gözüm benim hiç işim olmaz. zaten sisteme karşı olan birine devletin ödül vermesi beklenmezdi. çok ayıp olurdu onlara da bana da yani. verseler de almazdım. devlet sanatçısı ne demek ya? sanatçının toprağı bayrağı olmaz. sanatçı insan gibidir, aşk gibidir, evrenseldir. nasıl sen sanatçıya kalkıp da devletin malı ya da devletin malı değil dersin? mesela onlar devlet sanatçısı, devletin himayesinde şimdi devlet bize karşı mı? bana onur vermezdi devlet sanatçılığı yani. en fazla onurumu kırardı.

---------------------------------------

pakize suda:son iki kliğine jetpa sponsor oldu. insanlar bunu birazcık yadırgadılar.
ahmet kaya:şimdi, benim yaptığım bir espri var. aslında bunun içinde biraz gerçek payı da var. solcu bir holding vardı da biz yok mu dedik yani? ne yapalım? ne yazık ki bu ülkedeki zenginlerin hepsi belli bir tarafa aittir. aslında jetpayı biraz yanlış değerlendiriyorlar. jetpa'nın içerisinde gerçekten solcu düşünen insanlar var.

pakize suda:biraz tutucu olarak biliniyorlar.
ahmet kaya:hayır, gidin, ne takunyalı bir insan var, ne de başörtülü bir insan. ayrıca o insanların öyle düşünmesi gerçekten demokratik bir platform oluşturmaya çalışan biz sanatçıları neden ilgilendirsin ki?

pakize suda:herkesi ilgilendirmeyebilir ama söz konusu kişi siz olunca insanlar biraz ilgilendi.
ahmet kaya:şimdi şey oluyor mesela. jetpa değil de hürriyet gazetesi olabilirdi bu. herhangi bir yer de olabilirdi. ama onların bana karşı böyle bir yakınlığı vardı, beni seven insanlardı. bu benim için eterli bir şey. ayrıca onların gelip sponsorluk yapması ille de aynı şeyleri düşünüyoruz anlamına gelmez.

pakize suda:bundan sonra artık biraz da işime bakıyorum diyor musun?
ahmet kaya:elbette diyorum. artık 4 yaşına geldim. bundan sonra oturup pembe düşlerle, pembe hayallerle yaşayamam. biraz da öyle olmak lazım. çünkü zaman hızla geçiyor ve nasıl geçtiğinin de hesabını yapamıyor insan. bugüne kadar paranın ne önemi var, nasılsa biz yaşlanmayacağız diye düşünüyordum. meğerse öyle değilmiş yani. ben gidip de bu kadar şey yapmış insan olarak hastane kapılarında kuyrukta bekleyemem ki. eğer böyle olmamı isteyenler varsa onlar inat, olmayacağım. yani postal giyip, atkı takıp solcu şarkıcılık yapmayacağım. buna kararlıyım kesinlikle.

pakize suda:son zamanlarda türban olaylarını destekliyorsun. neden?
ahmet kaya:bu tamamen insan hakları temelinde bir destektir. gerçekten demokratik birlik, insan hakları, düşünceye özgürlük, insanca özgürlük temelindedir. bu hiçbir zaman şeriatı destekliyorum anlamına gelmez. ben insan hakları temeli temeli dedim. yalnızca türban değil, cumartesi annelerinin de eylemini destekliyorum. sokakta dövülen öğrencileri de. ister sağcı, ister solcu olsun, her türlü şiddete karşı bir insanım. adam türbanlar gitmek isterse türbanlar, mini etekle gitmek isterse mini etekle gider yani.

pakize suda:birkaç türbanlı dostum var benim. bu insanlar sen çıktığından beri seni dinliyorlar. sen bunu yeni mi fark ettin?
ahmet kaya:ben bunu fark ettikten sonra olmadı bunlar. türbanlılar üniversiteye sokulmamaya başlandığı zaman ben, neden bir insanın kot pantolon giyme hakkı var da başörtüsü takma özgürlüğü yok, diye düşündüm. onlar şeriat getirmek istiyormuş, sistemi değiştirecekmişler bana ne. bu devletin işi. ben ne polisim, ne jandarma.. ben zulme başkaldırırım. insanların sokakta dövülmelerine karşı çıkarım. insanlar nasıl istiyorlarsa öyle düşünsünler, öyle konuşsunlar ve nasıl inanıyorlarsa öyle yaşasınlar.

pakize suda:niye hep sakallısın? insanlar sakalın arkasındaki ahmet kaya'yı da merak ediyorlar.
ahmet kaya:bu benim başkaldıran yanımın simgesi.

pakize suda:ne yani, sakal bıyıkla mı oluyor bu?
ahmet kaya:adamın muhalif bir yanı vardır. gider saçlarını kırmızıya boyatır. nedir? ya aykırıyım ben der. sokakta çevirip adamı dövebilirsiniz. ben on beş yıldır sakallıyım. bazen kestiğim olmuştur ama pek insanlar görmemiştir. ya insanlar da her şeyimizi bilmesinler ya. şimdi ben de senin kel halini merak ediyorum. olur mu böyle şey.

pakize suda:bir ara televizyonda bir program yaptınız. sonra bitti. istemez misiniz? tartışma programı falan?
ahmet kaya:aslında benim yapmak istediğim o değildi. adamı ya da kadını programa çağırıyorsun. aslında çok samimi bir insansın. kardeşim programa bir geliyor dünyanın en kibar insanı oluyor. kuliste bana bunu sormayacaksın, bana şunu söyletmeyeceksin! ne yapayım peki? bana böyle cevap verme ben böyle cevap istemiyorum diyemem ki. bu şeye benziyor; hani bizi bazen çağırıyorlar. nöbetçi provokatör olarak. savaş ay öyle yapıyordu.

pakize suda:ama sen de gidiyordun. gitmezsen bile telefonla katılıyordun.
ahmet kaya:günde elli kere arıyor burayı. "bu konuda mutlaka bir şey söylemen lazım. aman işte ahmet'im yaman ahmet'im beni yalnız bırakma" falan filan..

pakize suda:ne diyorsun onun programına?
ahmet kaya:çok fazla düzeysiz buluyorum. reyting adına insan düşünsel kaygılarını, beynini, insanlığını, yiğitliğini bu kadar ayaklar altına almaz ya. ama şöyle akıllı adam gibi bir tartışma programına katılmaz isterdim, sunmak da.

pakize suda:sanat camiasında dostluk olduğuna inanıyor musun?
ahmet kaya:kesinlikle inanmıyorum. bizim gibi kendisiyle barışık olmayan insanların sanat yaptığı bir ülkede sanatçıların dost olması mümkün değil. çünkü sanatçıların ortak bir hedefi yok. para amaç olmuş.

pakize suda:aynı kulvarda olsan da olmasan da herkes birbirini kıskanıyor mu?
ahmet kaya:ya erkek adam, kadın sanatçıyı kıskanıyor. mesela çok ünlü bir türkücü televizyonda çıkan bir mankeni kıskanıyor. ya kardeşim seninle ne alakası var o adamın?

pakize suda:hiç esrar içtin mi?
ahmet kaya:bir sefer içtim. ne zaman içtim. galiba 1982 yılı falandı. ama hiçbir şey anlamadım. bir daha da içmedim. bir de kafa olarak uyuşmaya karşıyım. alkol bunun haricinde. alkolün dağınıklığını çok seviyorum. tek başıma içki içtiğim zaman çok hoşuma gidiyor. ama adabıyla içmeyi seviyorum. muhabbetini.

pakize suda:muhafazakarsınız galiba.
ahmet kaya:içki masasında öyle.

pakize suda:genel hayatta da sanki var gibi.
ahmet kaya:genel hayatta da muhafazakar yanık fazla gibi. daha doğru, daha dürüst yaşamak. dürüst derken böyle namaz niyaz, yalan atmam falan değil. yalan söyler insan. pembe yalanların, durumu kurtarmak için söylenen yalanların çok doğru olduğuna inanıyorum.

pakize suda:dua eder misin?
ahmet kaya:tabii ki ederim. benim duam camide edilen duadan biraz farklı. yani kazanmak ya da kaybetmemek adına değil. geleceğim nokta bu kadardır. sadece türkiye'de bir şeyler yapmak istedim. koşullar olsun biraz şans, biraz talih, biraz hayat, insanı bir yerlere getiriyor.

pakize suda:takım elbise giyer misin?
ahmet kaya:bir tane takım elbisem var, on senedir onu giyerim. o da ödül almaya filan giderken.

pakize suda:son günlerde ne yapıyorsun?
ahmet kaya:bir yandan yeni kasetimle uğraşıyorum. bu arada çetin oraner isimli bir arkadaşa kaset yaptım. onu kendi yerime hazırlıyorum. müzikal gibi bir şeyle uğraşıyorum. dört kaset halinde çıkaracağım. muhteşem bir şey olacak. yedi sene sonra müziği, profesyonel anlamda bırakıyorum.

pakize suda:neden yedi sene sonra?
ahmet kaya:en iyi bildiğim şey, haddimi bilmektir. popüler olmayı, her sene kaset çıkarmayı bırakıyorum. bir çeşit saz olan bas bağlamayla pir sultan abdal, dadaloğlu, köroğlu yapmak istiyorum. o zamana kadar da şarkı söylemeyi öğreneceğim inşallah.

Hiç yorum yok: