1 Mayıs 2006

nikolay vasilyevic gogol

29.01.2005'te altıncı nesil yazarken ekşi sözlük'e yazdığım entrylerden biri. artık sözlükte alıntıyı tamamen yazmak olmadığından buraya koyuyorum.

rus yazar (soroçintsiy, potova ili, 1809-moskova 1852)
ukraynalı bir çiftlik sahibinin oğluydu; dul kalan annesi tarafından büyütüldü. 1828'de büyük umutlar ve görkemli tasarılarla petersburg'a * gitti, ama önce küçük bir memur, ardından bir kız okulunda tarih öğretmeni olarak yoksulluk içinde yaşamak zorunda kalarak düş kırıklığına uğradı. bununla birlikte, ilk kitabı masallar [veçera na hutore bliz dikanki] (1831) hemen ilgi gördü: neşeli, gözü pek, ukrayna folklorundan esinlenen bu hikayelerde bile, tedirgin edici bir yan, kötülüğün tertemiz bir yaşamı darmadağın edişi vardır. gogol'un tedirginliği, daha sonraki öykülerinde, taras bulba'nın da içinde bulunduğu mirgorod hikayeleri'nde [mirgorod] (1835) ve arabeski'de (1835) iyice arttı: gogol bu anlatılarında sıradanlığı ve can sıkıntısını büyük bir ustalıkla karikatürleştirerek çizer. nevski bulvarı [nevskij prospekt], bir delinin hatıra defteri [zapiski sumaşedşego] ve portre [portret], gerçek dünyada başlayıp delilik dünyasına kayar, düş kâbusa, trajik gülünce dönüşür. inanılmaz bir varsayıma dayanan burun'da [nos] ve palto'da [sinel](1842), gogol gülünçlük ya da merhamet görünüşü altında, bireylerin nasıl kişiliklerini acı bir biçimde yitirdiklerini ortaya koyar. okuyucu güler ama, müfettiş [revizor] ve ölü canlar'daki [myortvıye duşi] kukla benzeri kahramanları gördükten sonra, bu gülüşü açık bir nefrete dönüşecektir. müfettiş'in üzerine çektiği şimşeklerden şaşkına dönen gogol (1836), alelacele rusya'yı terk etti, almanya ve italya yolculuklarının ardından birkaç hafta için moskova'ya döndükten sonra bu kez de viyana'ya gitti. 1841'de ülkesine döndüğünde ölü canlar'ı tamamlamış bulunuyordu. sansürün istediği birkaç değişiklik yapıldıktan sonra, kitap 1842'de yayımlandı. çağdaşlarına göre gogol bu yapıtında gerçekçi bir yergi ortaya koymuş ve zaafları acımasızca gülünçleştirmişti; oysa gogol'ün, bilincinin derinliklerinden çekip çıkardığı insan kuklalarıyla kurduğu dünya, toplumsal ya da manevi düzeyi aşan metafizik bir bakışa dayanıyordu: bir kadını ya da bir rusya manzarasını seyrederken tasarladığı parlak lirik parçalarla örülmüş trajik bir bakıştır bu. yarattığı yıkıcı güçten dehşete kapılan gogol, yaptıklarını telafi etmek istiyordu: fanatik bir din adamına açıldı, hac ziyareti için kudüs'e gitti ve ölü canlar'a aydınlatıcı bir bölüm ekledi: ancak, bu bölüm, düşmanlarının ağzını kapamaktan başka bir işe yaramadı: gogol yazdıklarından memnun değildi; bunalıma düşerek 1852 şubatının bir gecesi müsveddelerini yaktı. son günleri büyük acılar içinde geçti. onu riyakarlıkla suçlayan dostlarıyla bozuştu, gizemli bir coşkuyla sinir bozukluğu arasında gidip geldi, oruçtan bitkin düşmüş ve lanetlenme korkusuyla dehşete kapılmış olarak 1852 şubatında 43 yaşındayken öldü.

gogol'ün sonraki kuşak üzerindeki etkisi çok büyüktür: turgenyev "hepimiz paltodan çıktık" diyecektir; dostoyevskiy de bu görüşe katılır. gogol gerçekçi okulun öncüsü sayıldı, ama ancak birçok kuşak sonra, onunla birlikte edebiyatın akıldışına ve gerçekliği parçalamaya yöneldiği fark edildi.

kaynak: büyük larousse, cilt 9, sayfa 4619

Hiç yorum yok: