1 Mayıs 2006

diyojen

21.01.2005'te yazdığım ekşi sözlük'te altıncı nesil yazar olarak yazdığım entry.

(not: bu entry "türk mizahçılar- (nüktedanlar ve şairler)" kitabından yazılmıştır (hilmi yücebaş'ın kitabı, 1958'de çıkmış).

ilk mizah gazetemizin adı diyojendir. iki bin üç yüz elli beş sene evvel doğan bu meşhur sinoplu'nun ismi ve hatırası ile canlanan bu gazetenin sahibi de teodor kasap efendidir.

bu gazetenin ve sahibinin mesleğini daha yakından tanıtmak için karilerime iptida hakiki diyojen'in birkaç menkıbesini hatırlatayım:

diyojen, "ne vakit yemek yemeli? " diye soranlara verdiği "zenginseniz istediğiniz vakit, fakirseniz bulduğunuz vakit" cevabından da anlaşılacağı gibi tabiata uygun olarak yaşamayı şiar edinmişti. serveti ve içtimai kayıtları hor görürdü. onun için kendisinden bir dileği olup olmadığını soran iskender'e "gölge etme başka ihsan istemem" diyebildi. kendisi bir çanakla su içmeye alışık olduğu halde avucundan su içen bir çocuğu görünce "bu çocuk bana bu çanağın da lüzumsuzluğunu öğretti" diyerek onu kırdı. nihayet bir gün elinde fener sokak sokak gezmeye başladı. ne aradığını soranlara "bir insan" cevabını veriyordu.

bu fıkralarla zihniyetini gözümüzün önüne getirebileceğimiz diyojen'in ismini bir mizah gazetesinin başında bulur; hele bugün dilimizde de bir atalar sözü yerini tutan "gölge etme başka ihsan istemem" sözünü diyojen'in fıçısı altında okursak o gazetenin programını öğrenmiş olmaz mıyız?

"diyojen" türkçe çıkmadan evvel bir müddet rumca, ermenice ve fransızca olarak çıkmışsa da henüz bu nüshaları elde edemedim. fakat neşrolunduğu muhakkaktır. bu vesile ile teodor kasap efendi bakınız ne diyor:

"diyojenin türkçesi, rumcası ve ermenicesi gibi fransızca yayımladığı nüshasına tâbidir. bu cihetle anın güftarı hata ve garezden salim olunca doğal olarak diğer üç dildeki yayın dahi biayni fransızcası hükmündedir. bu halde türkçe nüshasında bir bendin veyahut bir cümle veya kelimenin ilgili olduğu maksadı bırakıp da andan ledünniyat aramak bir adamın sözüne itibar etmeyip de zamarini keşfe kalkışmak gibidir. "çok doğru değil mi?

diyojen bilhassa "istanbul'da neşredilen gazetelerin etvar ve mişvar ve mesleki nahemvarlarını hedefi sinan ihtihza etmekte ve bunun menşe ve sebebi hakikisini dahi biddef'at enzarı âmmeye arz etmektedir. "çünkü teodor kasap iyi bilir ki:

"ecnebi bizim adatı belde ve ahlakı milliye ve fevaidi vataniyemizden bittabi cahil ve hususa şarkta kendi menfaatlerini vikaye zımnında geldiklerini neşrettikleri varakalarında muterif ve kail oldukları için burada gazete yazamayacakları aşikardır. ebnayı vatandan bulunan gazetecilerimiz ise matbuatın deruhte ettiği vazifei mukaddeseyi sanayı ve maarif ve ahvali politika ve mesaili ilmiyeden her biri bir nice malumata mütevakkıf olduğu halde henüz mektebi tahsilden tahlisi geriban edenlerden ve kermi serd ve niku bedi alemi miheki tecrübeden geçirememişlerden bulunduğundan bu vazifenin tamami ifasını kafi ve muktedir olamayıp belki ecnebi mukallitleri idi.

avrupa gazetelerinin haiz olduğu derecei ehemmiyetve itibar ise meharet ve iktidarından olduğu emri muhakkaktır. "

bu fıkralardan da anlaşılacağı veçhile "diyojen" in sahibi teodor kasap efendi matbuat alemimizin çok mühim bir simasıdır. "diyojen"den sonra sonra en kuvvetli mizah gazetelerimizden biri olan hayal'i de o çıkarmıştır. hayal de diyojen gibi işi latifeye dökerek tenkid etmiş ve çok muvaffak olmuş bir mizah gazetesidir. çıngıraklı tatar'ı da teodor kasap efendi çıkarmıştır.

teodor kasap efendi kendi tarifi üzere "her gün bir yaprağı neşrolunan bir kitap" mahiyetinde olmak üzere "istikbal" adlı bir yevmi gazete de neşretmiştir. hakikaten bir kitap ciddiyetini taşıyan bu gazetede matbuata ait bahisler büyük bir yer tutar. bu çok değerli matbuat emektarı hakkında ayrı bir yazı yazılsa yeridir.

diyojen'in ilk sayısı 1870'te çıkmıştır. haftalıktır. işte mukaddimesinden birkaç satır:

"bir kitap veya gazete mukaddimesi mündericatına dâl yani beraati istihlak olmak lazım gelirken her gazete bidayeti zuhurunda aled-devam kulanacağı şivei lisanın gayrı üstad elinden çıkmış bir mukaddimei beliga neşrediyor. bu adet sırrü hikmeti aranılmaksızın taklit edilen memleketimizin sair görenekleri sırasında bir bid'attır ki (gazetecilik dememek) için diyojen'in mesleğine tevafuk etmez" diyen teodor kasap'ın bu iddiası bugün için de doğrudur. diyojen'in maksadı hükümeti seniyeye tercümanlık ve ahlak ve terbiye ve vatanımıza ecnebi olan şeyler hakkında tariz ve iztihza ile terzebanlık"tır. diyojen fenalıkların ıslahının ancak cebrü şiddet veyahut tezyif ve mezennet yolunu tercih ederek çıkmıştır. 184üncü sayıdsa rüştü paşa'nın sadaretinde imtiyazı feshedilerek kapatılmıştır.

diyojen'in çıkan bütün sayıları ilkinde prensip ettiği üzere devam etmiştir.

on dört sayılı nüshada ilan edildiği gibi diyojen'in kendine mahsus maaşlı muharrirleri vardır. yazılan şeyleri hep teodor kasap'ın rey ve tarifi üzerine bu muharrirler kaleme alırlar. hariçten gönderilen fıkralar "bir varakadır" sernamesi konulur.

başta namık kemal olmak üzere diyojen'e yardım etmiş olan kıymetli kalemler vu âdada dahil değildir. namık kemal, biri mahmut nedim paşayı telmihen yazdığı "kedi mersiysi" olmak üzere diyojen'de birkaç satır neşretmiştir.

diyojen'in 62. sayısı resimsiz küçük bir başlıkla çıkar. bunun sebebi neşredilecek tercüme eserler için sütunlarda yer kazanmaktır. daha evvelce bu maksat ve monte kristo hikayesi neşredileceği ilan edilmişse de o tehir edilerek 62nci sayıda "bir zatı ulüvbvü kadir" tarafından tercüme edilen ve birkaç nüsha devam edecek olan "hikayei kikemiyei mikro mega" tefrika edilmeye başlanmıştır. bu "zatı ulüvvü kadir" ahmet vefik paşadır.

mikro mega hikayesi'nin sonuna gelmeden 66ncı sayısda bizzat kendi tercüme ettiği "monte kristo"nun da tefrikasına başlanmıştır. fakat gazetede . ok yer tutacağı ve uzun süreceği görülerek bilahare vazgeçilmiş ve bu roman risale cüz cüz neşredilmeye başlanmıştır.

11 eylül 1282 tarihli ve 52 sayılı gazetede şinasi'nin ölümü ebüzziya tevfik bey'in imzalı bir mektubu ile bildirilmektedir. ehemmiyetine binaen aynen alıyorum:

"az çok mucibi teessüf olunan zayiatın içinde yalnız bir zat vardır ki memleketten kaybolduğuna -diyojenin vazifesi halkı güldürmek iken- anın vasıtası iledahi umumun ağlaması lazım geleceğini ilan etmek isterim.

muradım merhum şinasi efendi'den bahsetmektir. gazetenizi uzun uzadıya vazifesinin haricinde bir takım tafsilat ile mesleğinden çıkarmaya cesaret edemem. şunu demekle iktifa ederim ki merhum zamanımızda milletimizin en büyük adamı idi. davanın delaili başka neşriyatta görülecektir. bu itikatta yalnız değilim. hakikat hali itiraf edenler çoktur. " tevfik..

diyojen'de yalnız iki karikatür neşredilmiştir. biri ilk tramvaylara dair bir tenkit, diğeri de "la turquie" adlı fransızca bir gazetenin siyasetine bir tarizdir ki, bu yüzden gazete iki ay tatil edilmiştir. bu tatilden sonra çıkan gazetenin başında şu fıkra vardır: "şu başucumuzdaki numaranın ahad hanesine bakınız da iki aydan beri nerede olduğumuzu sormayınız"

selim nüzhet gerçek- 8 mart 1941, akşam gazetesi

Hiç yorum yok: