10 Haziran 2006

pornovida - zafer ilbars

zafer ilbars'ın, pornovida kitabı hakkında, nisan ayında dishy dergisinde çıkan röpörtajı...

PORNOVİDA

ZAFER İLBARS

Zafer ilbars'tan 14 parçalık "pornovida" takımı!

Pornovida, genç yazar zafer ilbars'ın ilk kitabı. İsmi kadar kapak tasarımı da hayli ilginç olan kitap, ilk başta erkeklere yönelik gibi görünüyor. Ancak yazarın da söylediği gibi, pornovida aslında, tam da bir kadın kitabı.

O kitaplar'dan çıkan pornovida'da 14 öykü bulunuyor ve kitap adını ilk öyküden alıyor. Porno bağımlısı bir adamın yaşadıklarını anlatan öykü, sivri ve samimi diliyle hayli eğlenceli… kitapta yer alan öykülerin tümü, sıradan insanların günlük yaşamlarından kesitler sunuyor. Kahramanların çoğunluğu yalnız ve asosyal erekler ama öykülerin hepsinin arka planında kadınların varlığı hissediliyor.yazarken çevresindeki insanlardan ve kendi hayatından yola çıktığını anlatan ilbars, kadınların yarattığı sersemletici ama sevimli şokların, ortaya böyle öyküler çıkardığını söylüyor.

Neden diğerlerinin değil de, pornovida öyküsünün adını kitaba verdiniz?

Pornovida, cüretkar ve biraz sivri dilli bir öykü. Bu nedenle onu lokomotif öykü olarak seçtik ve kitaba da bu ismi verdik. Öyküde porno bağımlısı bir adam var ve başlarda, bağımlılığını itiraf ederken çok utanıyor. Ama sonra, aslında bunun utanılacak bir şey olmadığı fark ediyor. Öyküyü yazarken karaktere büyük sempati duydum, öykü belki büyük sözler söylemiyor ama herkesin kendisinden bir şeyler bulabileceği noktalara değiniyor. zaten bu kitabı yazarken benim en büyük kaygım öykülerin samimi olması, herkesin kendisinden bir şeyler bulabilmesiydi. sanırım bunu da başardım.

kitabınızın karakterleri genelde erkekler. pornovida erkek kitabı mı?

çoğu öykünün ortak noktası, cinsellik, aşk, ayrılıklar... okuyucuların bu konulardan çok sıkıldığını biliyorum ama ben öykülerimde, kendisiyle dalga geçebilen, kendi parodisini yapan insanları anlattım. onlar aşklarıyla da ayrılıklarıyla dalga geçebiliyorlar ve bu nedenle bence çok samimiler. mesela bir öykümde karakter, "ben bir sürüngenim" diyor, sonra da, "ama gururlu bir sürüngenim" diye ekliyor. bunun dışında, karakterler erkek olsa da, bu kitap kesinlikle erkek kitabı değil. tam da bir kadın kitabı. çünkü erkeklerin hayatını anlatırken, aslında kadınların onları nasıl etkilediğini anlattım. eğer bu kitap bir başarıysa, kesinlikle kadınların bana yaşattıklarının sonucunda oluşmuş bir başarıdır.

öyleyse öykülerde gerçeklik payı var?

yazarken genelde kendi hayatımdan beslendim. mesela bir öyküde reklamcı bir adam var, psikoloğuyla konuşurken; çocukluğunda "biz çocuklara" şarkısını "pis çocuklara" diye anladığını söylüyor, çünkü pis bir çocuk ve bunun suçluluğunu duyuyor. bu benim ve aslında kitaptaki tüm karakterlerin çocukluğu; çünkü ben de pis bir çocuktum ve "biz çocuklara" şarkısını "pis çocuklara" diye anlıyordum. bunun dışında yazdıklarımda kadınların da etkisi var. kadınların yarattığı sersemletici ve şık, samimi şoklar, ortaya böyle bir kitap çıkardı.ç belki çok büyük aşklar yaşamadım ama kaçırdığım fırsatlar, çoğu insan için anlam ifade etmeyecek ayrılıkla benim için çok öğretici oldu.

bir de öyküler genelde karakterlerin kendisiyle konuşmasıyla geçiyor.

bu şundan kaynaklanıyor, öykülerdeki insanlar asosyal insanlar. sosyalleşme teşebbüslerinin hepsi hüsranla sonuçlanıyor ve bir türkü kendilerini gerçekleştiremiyorlar. içe dönük yaşıyorlar, sayıklıyorlar, çünkü konuşacak çok kimseleri yok. mesela karakterlerden biri, kadını evde bağlı bırakıyor ve döndüğünde ona "eve geldiğimde beni bekleyen birinin olmasını istedim" diyor.

Hiç yorum yok: